Loading...

Bisikletle Kapıdağ turu


 Kapıdağ Yarımadası Turu 1.Gün

Kapıdağ Yarımadası, bence İstanbul'a yakın en güzel bisiklet parkurlarından biri... Uzun zamandan beri planladığımız bu turu gerçekleştirmeye nihayet karar veriyoruz. Tur arkadaşım yine 66 yaşındaki Necati Bilgen... Bu turda bize Can Daysal da eşlik edecek.

Süleyman Şatır

28 Ağustos 2005 Cumartesi

Can Daysal, 33 yaşında, iletişim konusuyla ilgili bir bilgisayar firmasında Kurumsal Satış Yöneticisi olarak çalışıyor... Can, Temmuz 2002'de Necati Bey'le birlikte Trabzon - Rize arasında pedal basmış...

 

30 Ağustos tatilinden faydalanarak kısa bir tur yapmaya karar veriyoruz. Rotamız Bandırma - Kapıdağ Yarımadası - Erdek... 28 Ağustos Cumartesi sabahı, Bandırma'ya Deniz Otobüsüyle gideceğiz... Kapıdağ Yarımadası'nın etrafında dolaştıktan sonra, Erdek'te ne yapacağımıza karar vereceğiz...

Ancak, Deniz otobüslerinde yer yok. Bu durum turumuzun yönünü neredeyse Trakya'ya çevirecekti ama, Kamil Koç'un Cuma gecesi 00:00 arabasında üç kişilik yer bulunca, hemen biletlerimizi aldık...

Şimdi tek sorunumuz var; otobüsün bagajına 3 bisiklet, muavinle tartışmadan nasıl girecek?.. Ancak korktuğumuz gibi olmuyor, bisikleti sorunsuz olarak arabaya yerleştiriyoruz... Muavin üçüncü bisikleti görünce sadece, 'bir tane daha mı var?' diyebildi...
 

403 model Mercedes otobüslerin yüksek tiplerinde hiçbir sorun olmuyor. Bagajın tavanı çok yüksek olduğu için, ön tekerleği çıkarmak, seleyi indirmek gerekmiyor. Ama, 403'lerin yüksek olmayan modelleri de var. Bu arabalara, Safir ve MAN marka otobüslerin bagajına, ön tekerleği çıkarmadan, seleyi indirmeden zaten bisiklet girmiyor...
 

O gün bagajda, bir de kedi seyahat ediyordu. Bir hanım kedisini, bir sepetle birlikte bagaja koydu. Araba hareket etmek üzereyken muavin telaşlı telaşlı geldi. 'Kedi kaçtı!..' hemen arkasından ekledi... 'Dışarıya değil, bagajın içine kaçtı...'

Kadıncağız derin bir oh çekti... Çünkü dışarısı, asker sevkiyatı yüzünden öyle kalabalıktı ki... Gece yarısı olmasına rağmen, davullar, zurnalar, uğurlamaya gelenler, havaya atılanlar... Eğer gerçekten bagajdan kaçmış olsaydı, o kalabalıkta, o gürültüde, herhalde kedi kayıplara karışırdı... Her durduğumuz yerde bagaj açıldı ve kedi sahibinin kucağında hava aldırıldı...
 

Neyse, otobüs Bursa üzerinden sabah 07:30'da Bandırma'ya ulaştı. Otobüsten indikten sonra bisikletleri yükledik. Hava, bulutlu ve rüzgarlı. Zaten Bursa'dan geçerken yağmur yağmıştı... Otogar'dan çıkınca, hemen yakındaki benzinciye geçtik, lastiklere hava takviyesi yaptık.

Saat 08:00'de yola çıktık. Kapıdağ Yarımadası'nı Bandırma tarafından dolaşacağız. Erdek yönüne doğru gidiyoruz ama, ilerideki kavşaktan Tatlısu yönüne döneceğiz. O kadar rüzgar var ki, bisiklete zor hakim oluyorum... 

Bu arada yolun kenarında Kyzikos tabelasını okuyorum. Sonradan ansiklopediye bakıyorum. Burası Kapıdağ Yarımadası'nın karayla birleştiği yerde kurulu antik bir kentmiş. Şimdi buralarda bütün çirkinliğiyle yapay gübre üreten Bandırma Gübre Fabrikası yer alıyor... 

Tatlısu kavşağından dönüyoruz. Artık rüzgar tam cepheden sert bir şekilde esiyor. 08:51'de Aşağıyapıcı köyüne geliyoruz. Km saatim 13. km'de olduğumuzu gösteriyor. Burada kahvaltı molası veriyoruz.

Bu arada Necati Bey, burada bir arkadaşıyla karşılaşıyor. Daha doğrusu gemi maketi konusunda öğretmenlik yaptığı, bir arkadaşına... Suphi Bey, gemi maketçiliğinin yanısıra işi büyütmüş, şimdi burada evinin bahçesinde sandal yapıyor...

Aşağıyapıcı köyünde biraz fazla oyalandık. Saat 10:00'da yola çıkıyoruz... Yol sahil boyunca hafif iniş ve çıkışlarla devam ediyor... Birbirine çok yakın yerleşim yerleri Tatlısu, Dalyan ve Tanaşa'dan geçiyoruz. Her taraf yazlık. Ama ortalıklarda pek kimseler görünmüyor... Plajlar bomboş...

Haritaya göre Karşıyaka'ya girmeden kestirmeden Çayağzı'na giden bir yol var. Ama biz bu yolu kullanmayacağız, sahilden gideceğiz. 26. km'de Karşıyaka'ya geliyoruz. Saat 11:15... Burada birkaç fotoğraf çektikten sonra, hiç oyalanmadan yola devam ediyoruz... 

Karşıyaka'dan çıkar çıkmaz, yol toprak yola dönüşüyor ve bizi tırmandırmaya başlıyor. Hiç acele etmeden, yavaş yavaş tırmanıyoruz. Ama öyle çok uzun çıkışlar değil... Uzaktan Bandırma'ya doğru bir deniz otobüsünün gittiğini görüyoruz. Diğer tarafta da bir ada görünüyor. Bu ada Fener Adası'ymış...

Bir süre sonra yol tekrar asfalta dönüşüyor ve yine deniz seviyesine inerek Çakıl köyüne ulaşıyoruz. Saat 12:15... Burada bir mola daha veriyoruz. Bu küçücük yerdeki, büyük Atatürk heykelinin önünde birkaç resim çektikten sonra 12:40'da Çakıl'dan ayrılıyoruz.

Çakıl'dan sonra tırmanışlar da başlıyor. Taşlı, toprak yolda 3 km tırmanıyoruz. Artık burnu döndük. Rüzgar da artık arkamızdan esiyor. Manzara o kadar güzel ki... Her dönemeçten sonra manzara değişiyor ve bambaşka bir güzellikle karşılaşıyoruz.

Bu tur iki günlük bir tur ama, yarış modunda giden arkadaşlarımız için söylenecek sözüm yok... Bandırma Otogarı'ndan Kapıdağ Yarımadası'nı dolaşarak Erdek, inişli-çıkışlı 120 km... Erdek - Bandırma arası da 22 km... Yani Bandırma'dan yola çıkıp, Kapıdağ Yarımadası'nı dolaşarak tekrar Bandırma'ya gelmek 142 km... Yolun üçte biri taşlı, toprak yol. Süratli gidemiyorsunuz... 

40. km'de Can'ın bisikletinin ön lastiği patlıyor. Bir ağacın altında duruyoruz. Hemen yanıbaşımızda çeşme var. Her şey çok müsait, patlak bulunuyor ve tamir ediliyor. Yolun bu kesimi çok bozuk. Bazı yerler, Uçmakdere yolu gibi, sanki kurumuş bir dere yatağı..

40. km'de Kestanelik'e geliyoruz. Saat 14:52... Kapıdağ Yarımadası adı üstünde çok dağlık bir bölge... Yerleşim yerleri deniz seviyesinde... Yerleşim yerlerinden çıktıktan sonra yol bizi tırmandırıyor, yola yüksekten devam ediyoruz. Yeni bir yerleşim yerine gelince tekrar deniz seviyesine iniyoruz.

15:15'te Çayağzı'na geliyoruz. Artık acıktık. Balık çok pahalı. Köfte yemeğe karar veriyoruz. Burada 1 saat oyalandıktan sonra yola çıkıyoruz. Önce kısa bir tırmanış, ardından iniş ve Kapıdağ Yarımadası'ndaki en uzun tırmanışı yapıyoruz. 5 km tırmanıyoruz. Zirveye geldiğimizde km saatim 50. km'de olduğumuzu gösteriyordu.

Yokuşlar, Erdek tarafından gidilse de, Bandırma tarafından gidilse de, hemen hemen aynı zorlukta diyeceğim ama, bu 5 km'lik tırmanış biraz daha zor gibi... Ama Kapıdağ Yarımadası'nda rüzgar genellikle poyrazdan esiyor. Çakıl'dan sonra rüzgar hep bizim arkamızdan esiyordu...

Zirvede, bu yokuşu motorlarıyla tırmanan 15-17 yaşında çocuklarla sohbet ediyoruz. Nereden geldiğimizi, nereye gittiğimizi anlatıyoruz. Zirveden sonra bir süre düz gittikten sonra, 2 km iniş yaparak Ballıpınar köyüne geliyoruz. Saat 18:00, km 55,44...

Köy kahvesinde adını hatırlayamıyorum, ama Halil olabilir, gözleri görmüyor; sohbet ediyoruz. Halk balıkçılık yapıyor, kırmızı soğan yetiştiriyormuş. Kırmızı soğanın özelliği sadece salatalarda kullanılması ve sadece Kapıdağ'da yetişmesi... Ayrıca zeytinlikler de var. Halkın çoğu Bulgaristan göçmeni... Okulun bahçesine çadır kurmamızı öneriyor. 

Ancak, Necati Bey, yine pratik zekasını kullanıyor. Köy Muhtarının odasının yanında içinde ranza şeklinde 4 yatak olan bir misafirhane olduğunu fark ediyor. Biz gelinceye kadar orayı süpürüyor, temizliyor. Uyku tulumlarınızı çıkarın burada yatarız diyor. Eşyalarımızı buraya taşıyarak, yerleşiyoruz...

Burası aynı zamanda Ballıpınar Camisi'nin avlusu... Bisikletlerimizi musalla taşı olarak kullanılan masaya bağlıyoruz. Hemen yanımızda bir oda daha var. Kapısını aralıyoruz, fayansla kaplı odada boş bir tabut olduğunu görüyoruz. Can'la birlikte 'bismillahirrahmanirrahim' deyip, kapısını saygıyla kapatıyoruz...

Burada lokanta gibi bir yer yok. Akşam yemeğimiz için bakkaldan, peynir ve helva alıyoruz. Bakkal evinden bize domates ve kendi yetiştirdiği zeytinlerden getiriyor. Bunlardan para almıyor. Çayla birlikte, kahvaltıya benzer, bir yemek yiyoruz...
 

Ertesi sabah, Kapıdağ Yarımadası turuna devam edeceğiz...

 

Kapıdağ Yarımadası Turu...

1. Gün : Bandırma - Yukarıyapıcı - Karşıyaka - Çakıl - Kestanelik - Çayağzı - Ballıpınar
 

Bandırma'dan çıkış : 08:00
Ballıpınar'a varış : 18:00
Yapılan km : 55,44
Ortalama hız : 12,74 km/saat
En yüksek hız : 43 km/saat
Bisiklet üstünde geçen zaman : 4:28:29 saat



 

 Kapıdağ Yarımadası Turu 2. Gün

Kapıdağ Yarımadası Turu'muz devam ediyor... Turun ilk gününde Ballıpınar Köyü'nde gecelemiştik. Sabah, köy kahvesinde, kahvaltımızı yaptıktan sonra 09:30'da yola çıkıyoruz... Hava puslu ve bulutlu... Her an yağmur yağabilir...

Süleyman Şatır

29 Ağustos 2005 Pazar

 

Ballıpınar'ın Bandırma ile bağlantısı, bizim dün geldiğimiz Tatlısu - Dalyan - Karşıyaka - Çayağazı yolu olduğundan şimdi geçtiğimiz yol pek kullanılmıyor... Bu yol Ballıpınar'ı komşu köy Ormanlı'ya bağlıyor. Şimdi taşlı, toprak bir yolda ilerlemeye çalışıyoruz.

Ama manzara çok güzel. Denize paralel, yüksekten gidiyoruz. Her dönemeçten sonra bambaşka bir güzellikle karşılaşıyoruz. Resim çekmekten, ilerliyemiyoruz. Can, resim çekme konusunda bir yönetmen gibi çalışıyor...

Bu arada karşımıza bir keçi sürüsü çıkıyor. Hemen makinalarımıza sarılıyoruz ama, keçiler bir anda tepeden denize doğru koşmaya başlıyorlar. Aklımıza intihar eden koyunlar geliyor ama, keçilerin uçuruma düşmeye pek niyetleri yok... Zaten, keçilerin ağılı da denize doğru inen dik yamaçta...

Bir süre daha ilerliyoruz. Yolun, deniz tarafının en az 50-60 metrelik çok dik eğilimli bir uçurum olduğunu fark ediyoruz. Buranın gerçekten duvar gibi bir uçurum olduğunu anlatabilmek için, görüntülemeye çalışıyoruz.

Şimdi de yolun kenarındaki bir çardakta duruyoruz. Necati Bey, etrafa atılan çöpleri topluyor. İnsanlar yiyip içtikten sonra neden çöplerini toplamadan giderler, anlaşılmaz... Bir süre ilerledikten sonra, yine fotoğraf çekmek için deniz kıyısına iniyoruz...

Can, sanki bir spor dergisinin kapak fotoğrafını çekiyor... Necati Bey'in resmini çekmek için epey uğraşıyor... Ardından Necati Bey'in yerine ben geçiyorum. Daha sonra makinayı bana veriyor. Yaptığı ayarlarla onun fotoğrafını da ben çekiyorum... Fotoğraf makinasında dia kullandığı için, daha resimleri göremedik.


 

Bu arada, sahilin çöp içinde olduğunu görüyorum. Pet şişeler, plastik şişe kapakları, bira kutuları, plastik süt şişeleri, terlikler, ayakkabılar... Deniz, atılan bütün çöpleri poyraza bakan bu sahile iade etmiş...

Bir süre sonra tekrar yola çıkıyoruz. Yol şimdi içeriye dönüyor. Buralara bir gece önce yağmur yağmış olsa gerek, yollar çamur içinde. Artık buralara sonbahar gelmiş olmalı. Yavaş yavaş ilerlemeye çalışıyoruz...


 

Ben Kapıdağ Yarımadası turunu bir günde tamamlayabilirim diye düşünüyordum. Bu yolda süratli gitmek olanaksız. Şimdi de tırmanmaya başladık. Yolun bu kesimi yine kuru bir dereyatağı gibi. Sular yolun toprak kısmını götürmüş, sadece taşlar kalmış... Hoplaya zıplaya gidiyoruz.

Yol bizi tekrar yükseğe çıkarıyor. Manzara harika. Bu güzellikleri anlatamıyorum. Ama, bol bol resim çekiyorum.


 

Saat 12:20'de Ormanlı köyüne geliyoruz. Üç saatte 13 km yol gelebilmişiz. Aslında, yollarda resim çekmek için çok oyalandık. Ormanlı, turistik bir yer. Burada pansiyonlar var.

Her yer kırmızı soğan. Soruyorum kilosu 250-300 bin liraymış. Balıkçılık pek gelişmemiş. Zeytinlik ve ıhlamur köyün diğer geçim kaynaklarıymış. Burada bir bakkalda ayaküstü madensuyu içtikten sonra yola devam ediyoruz.


 

Yol asfalt. Artık arabalar da görünmeye başlıyor. Şimdi önümüzde Turan köyü var. 16. km'de benim arka lastiğim patlıyor. Karadeniz turunda 13 günde 1160 km yol yaptım, bir kere bile lastik patlatmamıştım. Jant, lastiği kesmiş. Can'la birlikte lastiği tamir ediyoruz. Biraz sonra tekrar yollardayız. Manzara harika. Fotoğraf çeke çeke yola devam ediyoruz.

14:10'da Turan köyüne geliyoruz. 23. km'deyiz. Burası da turistik bir yer. Ama sezon artık kapanmış. Yemek yiyebileceğimiz bir yer buluyoruz ve dalıyoruz. Köfte yiyeceğiz. Turan'da epey oyalanıyoruz. Saat 15:30'da tekrar yola çıkıyoruz. Turan'dan Erdek'e kestirme bir yol var. Ama biz sahilden gideceğiz. Şimdi önümüzde Doğanlar var...


 

Yol bizi yine tırmandırıyor. Turan'ın hemen çıkışında bir çöplük görüyoruz. Buraya nasıl çöp dökülebilir anlamıyorum. Biraz ileride plaj var. Buraları görüntüleyerek yola devam ediyoruz.

Uzaktan Marmara Adası'nı görüyoruz. Zaten Doğanlar köyünden sonra, yarımadayı dönmemiz gerekiyor. 31. km'de Doğanlar'a giriyoruz. Saat 16:47... Burası da Erdek'e olan bağlantısından turizm gelişmiş.

Yola devam ediyoruz. Marmara Adası'nın yanı sıra artık Paşalimanı Adası'nı da görüyoruz. Hemen arkasında da Avşa görünüyor... 34. km'de Büyükova, 40. km'de İlhan, 43. km'de Narlı'dan geçiyoruz. Saat 18:00...

Rüzgar arkamızdan bizi kovalarken birden yön değiştiriyor ve şimdi tam cepheden esiyor. 18:35'de Ocaklar'a geliyoruz. 10 dakikalık moladan sonra yine yoldayız. Ocaklar çıkışında kısa ama hatırı sayılır bir çıkış var. Trafik de çok yoğun...

Artık önümüzde Erdek var. Dümdüz asfalt yolda rüzgara karşı 20-25 km hızla pedal basıyoruz. Ballıpınar'dan beri çoğu toprak, inişli çıkışlı bu yollarda 61,83 km pedal basarak Erdek'e ulaşıyoruz. Saat 19:11...

Can, 31 Ağustos Çarşamba günü işinin başında olması gerektiğini söylüyor. Erdek otogarına gidiyoruz, otobüslerde yer olmadığını görüyoruz. Şansına bileti iade etmek isteyen biri gelince, bileti hemen alıyor. Metro'nun İstanbul arabası gece saat 00:00'da...

Ben, Necati Bey'le Öğretmenevine yerleşiyom. Erdek Öğretmenevi, konaklamak için tam turistik tarife uyguluyor. Neyse yemek ve kahvaltı çok ucuz... Üçümüz Öğretmenevi'nin bahçesinde 23:30'a kadar oturuyoruz. Daha sonra Can'la vedalaşıyoruz...

Turun bu kadar kısa olması bizi tatmin etmiyor. Ertesi sabah, Necati Bey'le birlikte Gönen'e gitmeye karar veriyoruz...

 

Kapıdağ Yarımadası Turu...

(29 Ağustos 2005, Pazar)

2. Gün : Ballıpınar - Ormanlı - Turan - Doğanlar - İlhan - Narlı - Ocaklar - Erdek

Ballıpınar'dan çıkış : 09:30
Erdek'e varış : 18:35
Yapılan km : 61,83 km
Ortalama hız : 12,66 km/saat
En yüksek hız : 40,9 km/saat
Bisiklet üstünde geçen zaman : 5:02:50 saat

Turun 2. gününde yapılan toplam km : 117,27 km

 

kaynak:http://www.bandirma.in