Loading...

Kyzikos Antik Şehri - Bilimsel bir çalışma


Kyzikos Antik Şehri’nin Kuruluş ve Yıkılışını Belirleyen Faktörler

 

16- 18 Mayıs 2007

İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü

 

Fatih Adatepe

fadatepe@istanbul.edu.tr

 

Cem Güneysu, Sinan Demirel

İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, Vefa / İstanbul.

 

Güney Marmara kıyılarındaki tarihi Mysia bölgesinin en önemli antik yerleşim yeri olan Kyzikos; Kapıdağ (Arktonnesos) Yarımadası’nı anakaraya bağlayan Belkıs Tombolosu üzerinde yer alır. İonların kolonizasyon hareketleri sırasında bir Miletos kolonisi olarak M.Ö. 749 yılında Kyzikos tarafından kurulan ve onun adını alan kentin gelişimi M.Ö. VII. yy’ın ilk yarısını bulmuştur.

 

Kyzikos antik şehrinin kuruluş yerinin seçilmesinde; tombolo üzerinde yer alması, yapay kanal sisteminin bulunması ve korunmalı iç limanları gibi özelliklerin ile savunulmasının kolaylığı etken olmuştur. Şehrin asırlar boyu tarih sahnesinde kalmasında gerek Roma gerekse çevre kolonilerle iyi geçinmesi büyük rol oynamıştır. Ayrıca, verimli toprakları sayesinde; zeytincilik, bağcılık ve şarapçılıkta ekonomik anlamda ileri gitmiş, bu durum şehrin zenginleşmesini sağlamıştır. Kentin sanatsal açıdan gelişmesinde en önemli faktör Marmara Adası’ndan gelen mermerler ile yapılan mimari çalışmalardır.

 

Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkentinin Konstantinus olması (M.S. 324) sonrası Kyzikos’un talihi değişmiştir. Ekonomik anlamda zayıflayan ve yakındaki başkent tarafından her şeyi ile sömürülen şehrin çöküşü de çabuklaşmıştır. İlerleyen zaman sürecinde şehrin varlığı doğal afetlerden olumsuz yönde etkilenmiştir. Kuzey Anadolu Fayı’nın orta kolu üzerinde bulunması ve lokal faylar nedeniyle kent, eski çağlardan itibaren doğusundaki Bithynia bölgesi ile birlikte birçok kez sarsılmıştır. Süregelen depremler, şehre büyük zarar vermiş, en sonunda 1064 depremi Kyzikos’u büyük oranda yıkmıştır. Sağ kalan insanların şehri terk etmeğe başladığı bu dönemden 13. yy. sonuna kadar sadece birkaç yerleşim izine rastlanılmıştır. Şehir; 14. yy’dan sonra bir taş yığını haline dönüşmüş, büyük kısmını oluşturan lagün ortamındaki bataklıklar, kısmi fundalıklar ve çalılar arasında kaybolma noktasına gelmiştir. Günümüzde, Bandırma (Panderma), Tatlısu, Erdek (Artake) yakınlarında ve Edincik sırtlarında kent ile ilgili yapı ve kalıntılara rastlanmaktadır. Bulunabilen eserler Erdek açık hava müzesine kaldırılmış ancak, özellikle tarihi açıdan önemli bazı yazıtlar, insanların her dönemde taşa duydukları gereksinim nedeniyle yok edilmiştir.